İhtişam nasıl yazılır TDK ?

Sadik

New member
“İhtişam” Nasıl Yazılır TDK? Kültürler Arası Bir Yolculuk

Geçenlerde bir arkadaşım “ihtişam” kelimesini “ihtişan” diye yazmış, sonra bana dönüp “TDK’ya göre hangisi doğru?” diye sordu. Hepimiz güldük ama fark ettim ki bu küçük yazım hatası aslında büyük bir merakın kapısını aralıyor: “İhtişam” kelimesi sadece bir yazım meselesi midir, yoksa kültürlerin büyüklük ve gösteriş anlayışının da bir yansıması mı?

TDK’ya göre doğru yazım “ihtişam” şeklindedir. Ama bu kelimenin anlamı, kökeni ve farklı toplumlarda çağrıştırdığı duygular düşündüğünüzden çok daha derindir. Hadi gelin, bu kelimenin hem sözlükteki hem de kültürlerdeki yolculuğuna birlikte bakalım.

---

1. Bölüm: “İhtişam”ın Kökleri – Dilden Kalbe Bir Kavram

“İhtişam” Arapça “heşem” kökünden gelir, “parlaklık, gösteriş, görkem” anlamlarını taşır. Türk Dil Kurumu’na göre ise “büyüklük, görkem, şaşaalı olma durumu” olarak tanımlanır.

Ama işin ilginci, bu kelime Türkçede sadece fiziksel bir “parlaklık” değil; aynı zamanda duygusal bir etki anlamına da sahiptir. Mesela, “ihtişamlı bir düğün” derken sadece süslemeyi değil, o günün hissini de anlatırız.

Erkekler genellikle bu kavrama stratejik ve başarı odaklı yaklaşırken –örneğin bir yapının mühendislik başarısını vurgulayarak– kadınlar daha çok ihtişamın insanlar üzerindeki duygusal etkisini, yani “nasıl hissettirdiğini” ön plana çıkarır.

Bu fark, kelimenin kültürel derinliğini daha da büyütür.

---

2. Bölüm: Batı Kültüründe İhtişam – Gücün Sembolik Dili

Batı dünyasında “grandeur” ya da “splendor” kavramları, ihtişamın en yakın karşılıklarıdır. Antik Roma’dan Rönesans’a kadar Batı’da ihtişam, iktidarın görsel ifadesi olarak kullanılmıştır.

Fransa’da XIV. Louis, Versailles Sarayı’nı yaptırırken sadece bir saray inşa etmedi; aynı zamanda “ben devleti temsil ediyorum” mesajını verdi. O sarayın mermerleri, bahçeleri ve aynalı salonları birer politik bildiriydi.

Bu açıdan bakıldığında, Batı’daki ihtişam çoğunlukla bireyin ya da iktidarın görkemini yüceltir. Erkek egemen bir güç temsili vardır; ihtişam, akılcı planlama ve estetik stratejinin birleşimidir.

Ama kadın sanatçılar bu kavramı farklı biçimde yorumlamıştır. Örneğin İngiliz yazar Virginia Woolf, ihtişamı “içsel bir derinlik” olarak ele almış, “görkemin sessizlikte de var olabileceğini” savunmuştur.

---

3. Bölüm: Doğu Kültürlerinde İhtişam – Sessiz Gösterişin Zarafeti

Doğu toplumlarında ihtişam, Batı’daki gibi göz alıcı bir parlaklıkla değil, zarafet ve anlam derinliğiyle tanımlanır.

Japon kültüründe “wabi-sabi” estetiği, kusurun içindeki güzelliği vurgular. Bu anlayışta ihtişam, abartıdan değil, sadeliğin asaletinden doğar.

Osmanlı mimarisinde de aynı denge görülür. Süleymaniye Camii’nin ihtişamı sadece kubbelerinin büyüklüğünde değil, iç mekânın ışık-gölge dengesindedir. Bu, hem mühendislik başarısı hem de maneviyatın simgesidir.

Burada kadın-erkek bakış farkı kültürel bir dengeye dönüşür:

Erkekler yapıyı planlar, kadınlar anlamı derinleştirir.

Yani biri taşları dizer, diğeri onlara ruh katar.

---

4. Bölüm: Afrika ve Latin Kültürlerinde İhtişam – Renklerin ve Ritmin Dili

Afrika toplumlarında ihtişam, toplumsal dayanışma ve kutlama biçimiyle yaşanır. Zenginlik, kişisel değil kolektiftir.

Gana’da geleneksel kıyafetlerde kullanılan kente kumaşları, topluluğun tarihini ve onurunu yansıtır. O renk cümbüşü, toplumun ruhsal ihtişamıdır.

Latin Amerika’da ise ihtişam genellikle müzik ve dansla bütünleşir. Brezilya’daki karnaval, sadece eğlence değil, tarihsel bir direnişin ve çokkültürlülüğün sembolüdür.

Bu kültürlerde ihtişam; birlikte parlamak, kolektif coşkuyla güzelleşmek demektir.

Belki de bu yüzden Latin kültürleri, kadınların öncülük ettiği toplumsal kutlamalarla dikkat çeker. Kadın figürü burada sadece “süsleyen” değil, yaratandır.

---

5. Bölüm: Türk Kültüründe İhtişam – Sessizlikle Parlayan Bir Değer

Bizde ihtişam, hem geleneksel hem modern bir kimlik taşır. Osmanlı döneminde “ihtişam” padişahın kudretiyle ilişkilendirilirken, Cumhuriyet döneminde daha çok ulusun ilerlemesi ve gururu anlamında kullanılmıştır.

Bugün ise bir düğünde, bir film sahnesinde ya da bir mimari yapıda ihtişam ararken hem Batı’nın görselliğini hem Doğu’nun maneviyatını taşırız.

Bir yandan “gösterişli” olmayı severiz, bir yandan “ağırbaşlı” görünmeyi isteriz.

Erkekler için ihtişam bazen başarıyla ölçülür – büyük bir proje, güçlü bir marka, kazançlı bir anlaşma.

Kadınlar içinse ihtişam, anlamla ve paylaşımla ilgilidir – mutlu bir aile, destekleyici bir çevre, kalıcı bir iz bırakmak.

Ama iki yaklaşım da aynı yere çıkar: Değer yaratmak.

---

6. Bölüm: Dijital Çağda İhtişam – Görünenin Ötesi

Artık “ihtişam” sadece saraylarda ya da törenlerde değil; Instagram postlarında, YouTube videolarında, dijital vitrinlerde yaşıyor.

Görsellik ön planda ama derinlik bazen kayboluyor.

Burada şu soru akla geliyor:

“Dijital çağda ihtişam, gerçekten parlaklıkta mı yoksa anlamda mı gizli?”

Bir mimar arkadaşımla konuşurken bana şunu demişti:

> “Gerçek ihtişam, fotoğrafta güzel görünen bina değil; içinden geçtiğinde seni büyüleyendir.”

Belki de bu çağın ihtişamı, dijital parıltının ötesinde içsel bir bütünlük arayışıdır.

---

7. Bölüm: Kültürler Arası Bir Aynada – Hepimiz Aynı Parıltıyı Arıyoruz

Farklı toplumlar, ihtişamı farklı biçimlerde ifade etse de, hepsi bir ortak noktada buluşur: kalıcılık isteği.

İnsanoğlu hep bir iz bırakmak, bir görkem yaratmak ister.

Ama belki de asıl ihtişam, bu izleri sade, anlamlı ve insanî bir biçimde bırakabilmektir.

İspanyol filozof Ortega y Gasset’in dediği gibi:

> “Gerçek ihtişam, gösterişli olan değil; kendini açıklamaya ihtiyaç duymayandır.”

---

Son Söz: Sizce İhtişam Ne Demek?

TDK bize doğru yazımı söyler, ama kelimenin anlamını her toplum, hatta her birey yeniden yazar.

Sizce “ihtişam” bir binanın yüksekliğinde mi, bir annenin sessiz fedakârlığında mı, yoksa bir toplumun dayanışmasında mı saklıdır?

Kimi için parlak bir başarıdır, kimi için içsel bir huzur.

Ama herkes için bir tür “ışık”tır.

Ve belki de en doğru tanım şu:

İhtişam, insana kendini aşma cesareti veren o görünmez parıltıdır.